Göğüs Kafesimin Açılması ve Biracılık İkilemi
Güncelleme tarihi: 5 Tem

Selam okur-yazar arkadaşlar, bir yazımızda daha beraberiz. Bazı yazılar informatif olmaktan ziyade günlük havası taşıyor olabilir ancak 'no problemo' dediğinizi duyar gibiyim. Bu yazıda size, bira yapımı ile alakalı sık sık yaşadığım gelgitlerimden bahsedeceğim. Ancak bu gelgitlerin sebeplerini anlatmam gerekiyor öncelikle.
Sitemin isminden de anlayacağınız gibi bira yapımına ve içimine dair özel bir ilgim var. Eskiden bu sadece içiciliğe dair bir ilgi iken, yaşım ilerledikçe yapımına doğru kaydı. Üniversite yıllarında sosyal içici kıvamında giden ilişkimiz, mezun olup elim para tutmaya başlayınca biraz daha girift bir hal aldı. Artık mesai çıkışlarında trafiği bahane edip 3'le başlayan, çantası olmayan motorumda sadece 3 tane taşıyabildiğim için, ve 3'ün katları şeklinde artan bir şekilde, kafama estiğince ODTÜ Devrim Stadı'nda ya da okuldaki herhangi bir çimlik alanda oturup, düşünüp, içiyordum. Genel olarak zihni yorgun bir insan olmamdan kelli, içkinin verdiği rahatlama hissi çok hoşuma gidiyor, yavaş yavaş yaşayışımın bir parçası haline geliyordu. Zaman içerisinde konu ilişkiden çıkıp ayrılmaz bir bütünlüğe dönüşmüştü. Sadece içki ile sınırlı bir konu olsa belki de çok problem olmayacak olan bu konu, sigara kullanmam sebebiyle daha büyük bir problem arz etmeye başlamıştı. Bir gün sabah kalktığımda yüzümün sanki kafatasımdan bir nebze kopup düşmüş olduğunu şaşırarak farkettim aynada. Sanki yüzümdeki etsel bölüm biraz aşağı kaymış gibiydi :) Bilmiyorum tam anlatabildim mi ama, çok garip hissetmiştim kendimi. İçkiyi bırakmaya karar verdim. Uzun yıllar bu kadar tutarlı ve çok miktarda bira içen biri olarak, içkiyi bırakmanın verdiği gururla 1 ayı yeni doldurmuştum. Kendimle gurur duyuyordum. Ancak hayat plan yapanları sevmiyor.
Nitekim 2017 Aralık ayında bazı problemler başladı. Çabucak yoruluyor, en ufak harekette terlemeye başlıyordum. Bir gün iş yerinde oldukça acılı bir kriz/spazm tarzı bir şey geçirdim. Doktor, yaptığı tetkikler neticesinde akciğer iltihabı olduğumu söyledi ve antibiyotik verdi. Akciğerlerimdeki iltihaptan dolayı oksijen alamamam çok mantıklı bir sebep/sonuç ilişkisi yaratmıştı kafamda. Krizin sebebi belliydi. İlacı bir hafta kullandıktan sonra tekrar ve çok daha yüksek şiddetli bir kriz sebebiyle tekrar hastaneye gittiğimde kalp krizi geçirdiğim sonucuna varıldı ve ani bir operasyonla 100% tıkalı olan bir damarıma stent takıldı. Yanlış teşhis nedeniyle bir hafta boyunca antibiyotik kullandığım yetmezmiş gibi, kalp krizi geçirirken yüreyerek acile girip "Bana oksiyen verin, akciğerlerimde problem var" demiş ve zorla ikinci bir yanlış tedavi uygulanmasını talep etmiştim. Şimdi geri dönüp baktığımda belki de akciğer sanmam beni kurtarmış da olabilir diyorum. Hastalığı çok ciddiye almayıp telaş yapmadan hastaneye gitmeme yaradı belki de. Belki kriz olduğunu bilsem psikolojik olarak daha çok etkilenip bayılabilirdim de acıdan. Doktor da "Damarlarından biri 100% diğeri 80% tıkalı, kriz halinde bir hastanın acile yürüyerek girip sırasını beklediğine ilk defa şahit oluyorum" demişti.
Neyse sonuç olarak stent takıp yolladılar. Bu noktadan sonra ister istemez psikolojik bir dönüşüm başlıyor insanda. Uzun yıllardır motosiklet kullanıcısı olduğum için plan yapmama, her an ölebileceğini bilme, hayatı güzel yaşama gibi düşüncelerim hep vardı. Ancak bu olay beni biraz daha itti bu düşüncelere. Benim gibi yoğun içki içen birinin de pat diye içkiyi bırakmasının ölümcül bir tehlike yarattığını, doktor kontrolünde azaltarak bırakmam gerektiğini öğrenmem aynı zaman dilimine rastlar(sizin de aklınızda bulunsun). Düşünsel anlamdaki bu değişim, beni bira içmekten, bira yapmaya doğru itti. Daha doğrusu bira yapımı konusunda kendimi geliştirmeme diyelim. Uzun zamandır kitle bira yapıyordum zaten. Artık ilerlemenin zamanı geldi diye düşündüm ve tamamen hayatımdan çıkaramayacağımı bildiğim bir konuyu, her yönüyle öğrenmeye başladım. Öğrenimi maksimize etmek için tam tahıl bira yapımına başlayıp eve de bir bar yaptırdım.
Ancak genel vurdumduymazlığımda pek bi değişiklik yaşanmadığından kelli, hayatımda büyük değişikliklere gitmedim. Hatta sigaraya bile bir süre devam ettim. Sonrasında etkilerine katlanamaz hale geldiğimde bıraktım. 2 yıl oluyor nerdeyse bir tek dal içmedim. Neyse, hayatımda çok değişiklik yapmadığım için, ufak ufak yorulmalar/terlemeler tekrar başlamıştı. Erkenden gideyim de kafama takmayayım dedim. Açıkcası demedim, sevgili sevgilim ısrar etmese hayatta da gitmezdim çünkü yüzleşmem gereken şeyden korkuyordum. İçten içe biliyordum durumumu. Doktor anjio ile emin olmak gerektiğini söyledi. Anjio sonucunda ender rastlanan bir şekilde, 7-8 ay gibi kısa bir süre içinde stent'in de tıkandığını ve by-pass ameliyatı olmam gerektiğini öğrendim. 2 damarımın by-pass edilmesi gerekiyormuş. Ani bir şekilde hastaneye yatırıldım ve 1-2 gün sonra da ameliyatı oldum. Yani genel bir kural olarak by-pass ameliyatı olmaktan kaçınmanızı öneririm. Hoş bir durum değil açıkcası. Zorundaysanız yapacak bir şey yok tabi. İnsan kötü oluyor. Psikolojik olarak zaten çok zor. Özellikle benim gibi genç yaşta başınıza geliyorsa. Ama genç yaşta olması atlatmanızı da kolaylaştırıyor tabi.
Aslında tüm bunlar gelgitlerin sebebini anlamanız için yazılmıştı. Direkt konuya girersem anlaşılmayabilirim diyeydi. İçki kullanımı ne yazık ki kalp için yararlı değil pek. Minimal miktarlarda tüketemediğim için. O yüzden bira yapma dönemlerim değişebiliyor. Bir süre bira ile ilgili çok içerik üretebilirken bir süre uzak kalabiliyorum. Kilo vermem de gerektği için, birayı zaman zaman hayatımdan uzaklaştırmam gerekebiliyor. Bir süredir bu süreci yaşıyoruz farkında iseniz. Birayı biraz yavaşlatıp, kokteyl gibi her gün tüketilme ihtimali daha düşük konulara eğilebiliyorum. Ya da hobi konularına. Ancak uzun vadeli planlarımın hepsi bira üzerine. İçkiden uzak durmak ve sevdiğim şeyi yapmak, ondan bahsetmek ve onunla alakalı yazılar yazmak arasında gidip geldiğim bu dönem ne kadar sürer bilemiyorum. Ya da başka bir yöntem olarak içkiyi tadım seviyesine indirip, kendimi dizginlemeyi başarabilirsem tabi, üretime ara vermeden de devam edebilirim. Ancak elimin altında bira olursa paso içtiğim için henüz cesaret edemiyorum. Bir süre kafama göre takıldığımda da, o anları tekrar yaşama korkusu ya da daha kötüsü ölümle yüzyüze gelmek düşüncesi insanı ürkütüyor.
Kendi adıma bira ile ilgili içerik üretme konusunu dönemsel olarak yavaşlattığımı bildiğim için bunu sizle de paylaşma ihtiyacı hissettim. Bu vesile ile mevcut durumum hakkında da belki istemediğiniz bilgilerle karşılaşmış oldunuz. Umarım canınızı sıkmamışımdır.
Kalın sağlıcakla!
Not: Yakın zamanda ufak partiler olarak tarif geliştirme düşüncem var. Umarım gerçekleştirebilirim. Fikirlerinize her zaman açığız...